Çocukluğumdan beri her hafta sonu uğradığım, raflarına kokuları sinmiş kitaplarını kokladığım kitapçım artık yok.Kitapçımın davet ettiği Sevdiğim yazarların kitaplarını imzalatmak için heyecanla sıraya girer, onları biraz daha görmek için kitap raflarının aralarında gezinirdim. Hangi kitabı ve dergiyi arasam bulduğum, bandrollü öyle korsan değil yani kitabını hakkıyla satan, tüm kitap severleri memnun etmek için sessiz ve huzurlu bir ortam yaratan iki katlı kitapçımın yerinde şimdi bir eşya dükkanı açılması dükkanın önünden her geçişimde, bana kitaplığımdaki kitapların boynu bükülmüş gibi hissettiriyor. Belki de en çok benim boynum büküldü. Her çeşit kitap ve dergi türünün bölümlerini özenle ve düzenle yerleştirildiği, bölümlere ayrıldığı kitapçımda o kitap var mı bu kitap var mı sorularını sormadan kendim arayarak istediğim kitabı kolaylıkla buluyordum. Adeta bir kütüphane havası estiriyordu kitapçım. Her hafta aldığım bir ya da iki kitabı eve götürürken bir yerlere çarparım sayfaları ya da kapağı kırılır, yırtılır korkusuyla göğsüme bastırır sıcak ekmek gibi okumadan önce sayfalarını açar koklardım. Şimdi benim çocukluğumdan kalma kitapçım yok. Peki neden yok, neden kapatıldı? Çünkü okumuyoruz, çünkü alışveriş merkezlerinde açılan herkesin bildiği adla kurulan kitap dışında birçok şeyinde rahatça bulunacağı ama eski kitapçılarımızın samimiyetinin ve sıcaklığının olmadığı o kocaman ve soğuk yerler var artık. Daha ucuz maliyetle ya da basım hatalarından dolayı maliyeti düşük kitaplar satan yerler var artık. Korsan kitaplar ne kadar engellense de hala alıcıları var ne yazık ki. Kitapları seviyorum, kendimi en çok kitapların arasında huzurlu hissediyorum. Yine kitap alacağım ama kitapçımdan aldıklarım gibi olur mu bilmiyorum. Olan samimi, dürüst özverili ve işini gerçekten iyi bilen ve yapan kitapçılara oldu. Olan benim kitapçıma oldu. Kitapçım artık yok.
yazan: F. Derya KARACAN